SAHİH-İ İBN-İ HİBBAN Zvd

BABLAR    KONULAR  -  NUMARALAR

NEBİ S.A.V.’İN NÜBÜVVET ALAMETLERİ

<< 1159 >>

6- Ehl-i Kitab'a Göre O'nun Nebiliğinin Alametleri

 

أخبرنا الحسن بن سفيان ومحمد بن الحسن بن قتيبة واللفظ للحسن قالا حدثنا محمد بن المتوكل وهو بن أبي السري قال حدثنا الوليد بن مسلم قال حدثنا محمد بن حمزة بن يوسف بن عبد الله بن سلام عن أبيه عن جده قال قال عبد الله بن سلام إن الله تبارك وتعالى لما أراد هدى زيد بن سعنة قال زيد بن سعنة إنه لم يبق من علامات النبوة شيء إلا وقد عرفتها في وجه محمد صلى الله عليه وسلم حين نظرت إليه إلا اثنتين لم أخبرهما منه يسبق حلمة جهله ولا يزيده شدة الجهل عليه إلا حلما فكنت أتلطف له لأن أخالطه فأعرف حلمه وجهله قال فخرج رسول الله صلى الله عليه وسلم من الحجرات ومعه علي بن أبي طالب فأتاه رجل على راحلته كالبدوي فقال يا رسول الله قرية بني فلان قد أسلموا ودخلوا في الإسلام وكنت أخبرتهم أنهم إن أسلموا أتاهم الرزق رغدا وقد أصابهم شدة وقحط من الغيث وأنا أخشى يا رسول الله أن يخرجوا من الإسلام طمعا كما دخلوا فيه طمعا فإن رأيت أن ترسل إليهم من يغيثهم به فعلت قال فنظر رسول الله صلى الله عليه وسلم إلى رجل جانبه أراه عمر فقال ما بقي منه شيء يا رسول الله قال زيد بن سعنة فدنوت إليه فقلت له يا محمد هل لك أن تبيعني تمرا معلوما من حائط بني فلان إلى أجل كذا وكذا فقال لا يا يهودي ولكن أبيعك تمرا معلوما إلى أجل كذا وكذا ولا أسمي حائط بني فلان قلت نعم فبايعني صلى الله عليه وسلم فأطلقت همياني فأعطيته ثمانين مثقالا من ذهب في تمر معلوم إلى أجل كذا وكذا قال فأعطاها الرجل وقال اعجل عليهم وأغثهم بها قال زيد بن سعنة فلما كان قبل محل الأجل بيومين أو ثلاثة خرج رسول الله صلى الله عليه وسلم في جنازة رجل من الأنصار ومعه أبو بكر وعمر وعثمان ونفر من أصحابه فلما صلى على الجنازة دنا من جدار فجلس إليه فأخذت بمجامع قميصه ونظرت إليه بوجه غليظ ثم قلت ألا تقضيني يا محمد حقي فوالله ما علمتكم بني عبد المطلب بمطل ولقد كان لي بمخالطتكم علم قال ونظرت إلى عمر بن الخطاب وعيناه تدوران في وجهه كالفلك المستدير ثم رماني ببصره وقال أي عدو الله أتقول لرسول الله صلى الله عليه وسلم ما أسمع وتفعل به ما أرى فوالذي بعثه بالحق لولا ما أحاذر فوته لضربت بسيفي هذا عنقك ورسول الله صلى الله عليه وسلم ينظر إلى عمر في سكون وتؤدة ثم قال إنا كنا أحوج إلى غير هذا منك يا عمر أن تأمرني بحسن الأداء وتأمره بحسن التباعة اذهب به يا عمر فاقضه حقه وزده عشرين صاعا من غيره مكان ما رعته قال زيد فذهب بي عمر فقضاني حقي وزادني عشرين صاعا من تمر فقلت ما هذه الزيادة قال أمرني رسول الله صلى الله عليه وسلم أن أزيدك مكان ما رعتك فقلت أتعرفني يا عمر قال لا فمن أنت قلت أنا زيد بن سعنة قال الحبر قلت نعم الحبر قال فما دعاك أن تقول لرسول الله صلى الله عليه وسلم ما قلت وتفعل به ما فعلت فقلت يا عمر كل علامات النبوة قد عرفتها في وجه رسول الله صلى الله عليه وسلم حين نظرت إليه إلا اثنتين لم أختبرهما منه يسبق حلمه جهله ولا يزيده شدة الجهل عليه إلا حلما فقد أختبرتهما فأشهدك يا عمر أني قد رضيت بالله ربا وبالإسلام دينا وبمحمد صلى الله عليه وسلم نبيا وأشهدك أن شطر مالي فإني أكثرها مالا صدقة على أمة محمد صلى الله عليه وسلم فقال عمر أو على بعضهم فإنك لا تسعهم كلهم قلت أو على بعضهم فرجع عمر وزيد إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال زيد أشهد أن لا إله إلا الله وأن محمدا عبده ورسوله صلى الله عليه وسلم فآمن به وصدقه وشهد مع رسول الله صلى الله عليه وسلم مشاهد كثيرة ثم توفي في غزوة تبوك مقبلا غير مدبرا رحم الله زيدا قال فسمعت الوليد يقول حدثني بهذا كله محمد بن حمزة عن أبيه عن جده عن عبد الله بن سلام

 

(:-2105-:) Abdullah b. Selam anlatıyor: Yüce Allah, Zeyd b. Sa'ne'nin hidayete ermesini murad ettiği zaman Zeyd dedi ki: "Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yüzüne baktığımda iki şey dışında Nebiliğin bütün alametlerini gördüm. Bu iki şeyi de ancak kendisinden öğrenebilirdim. O'nun hilmi cehlini yenmiştir. O'na karşı takınılan cehaletin şiddeti, O'nun ancak hilmini arttırdı. Ben O'nun hilmini öğrenmek için yanında olmak maksadıyla kendisine iyi davranıyordum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hanımlarından birinin evinden Ali b. Ebi Talib ile beraber çıktığında bineğine binmiş bedevi bir adam yanlarına geldi ve:

 

"Ey Allah'ın Resulü! Filan kabile müslüman oldu ve ben onlara «Müslüman olursanız Allah size bolca rızık verir» demiştim. Ancak onlara açlık ve kuraklık isabet etti. Ey Allah'ın Resulü! Onların tamahkarlıkla müslümanlığa girdikleri gibi tamahkarlıkla tekrar müslümanlıktan çıkmalarından korkuyorum. Eğer uygun görürsen onları bu kıtlıktan kurtaracak birini gönder" dedi.

Ömer, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'İn yanındaki adam'a baktığını gördü ve:

 

"Ey Allah'ın Resulü! Onda verecek bir şey kalmadı" dedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'İn yanına yaklaştım ve:

 

"Ey Muhammed! Bana filan oğullarının bahçesinden filan zamanda teslim almak üzere belli bir ölçüde hurma satar mısın?" dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem :

 

"Hayır ey Yahudi! Ancak sana filanm bahçesinden diye isim koymadan belli bir ölçüde ve belli bir zamanda teslim etmek üzere satarım" karşılığını verdi. Ben de bunu kabul edince Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile aramda satış gerçekleşti. Kemerimdeki keseyi çıkardım ve seksen miskal altını belli bir ölçüde hurmayı filan zamanda teslim alma karşılığı kendisine verdim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu altınları adama verdi ve:

 

"Onları kıtlıktan kurtarmak için acele olarak bunları kendilerine yetiştir" buyurdu.

Anlaşmış olduğumuz zaman gelmeden iki veya üç gün önce Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ebu Bekr, Ömer, Osman ve ashabından bir grup Ensar'dan olan bir adamın cenazesine gittiler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem cenaze namazını kıldıktan sonra bir duvarın dibine gelip oturdu. Ben onu yakasından tutup yüzüne sert bir şekilde bakarak:

 

"Ey Muhammed! Bana hakkımı vermeyecek misin? vallahi ben Abdulmuttalib oğullarının borcu geciktirdiğini bilmiyordum. Ben sizin aranıza bilerek katı/dım" dedim. Bu ara Ömer b. el-Hattab'a baktım ve gezegenin daire şeklinde döndüğü gibi gözlerinin üzerimde döndüğünü gördüm. Sonra beni bakışlarıyla alt etti ve:

 

"Ey Allah'ın düşmanı! Sen Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e işittiğimi söylüyor ve gördüğüm şeyi mi yapıyorsun? Onu hak olarak gönderene yemin olsun ki Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kırılmayacağını bilsem bu kılıcımla senin boynunu vururdum" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem sakin bir şekilde Ömer'i seyrediyordu. Sonra:

 

"Ey Ömer! Yaptığından başka bir şey yapmana ihtiyacımız vardı. Bana güzel bir şekilde borcumu ödememi, ona da daha yumuşak olmasını söylemeni beklerdik. Ey Ömer! Beraberinde git ve onu korkuttuğundan dolayı yirmi sa' daha fazla olmak üzere hakkını ver" buyurdu.

Ömer benimle beraber geldi ve yirmi sa' hurma daha fazla olmak üzere hakkımı verdi. Ben:

 

"Bu fazlalık nedir?" dediğimde: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem seni korkutmamdan dolayı fazla vermemi emretti" karşılığını verdi. "Ey Ömer! Beni tanıyor musun?" dediğimde:

 

"Hayır, sen kimsin?" dedi. "Ben Zeyd b. Sa'ne'yim" diye karşılık verdim: "Haham olan mı?" dedi. Ben de: "Evet" dedim. Ömer: "Peki, niçin Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e öyle dedin ve öyle yaptın?" deyince:

 

"Ey Ömer! Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yüzüne baktığımda iki şey dışında Nebiliğin bütün alametlerini gördüm. Bu iki şeyi de ancak kendisinden öğrenebilirdim. O'nun hilmi cehlini yenmiştir. O'na karşı takınılan cehaletin şiddeti, O'nun ancak hilmini arttırır. Bunları da öğrendim. Ey Ömer! Şehadet ederim ki Allah'ı Rab, islam'ı din, Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i Nebi olarak kabul ettim ve malımın çoğunu Muhammed'in ümmetine sadaka olarak bağışladım" dedim. Ömer:

 

"Veya bir kısmına, de !  Çünkü malın ümmetin hepsine yetmez" deyince de ben: "Ümmetin bir kısmına" dedim."

 

Abdullah b. Selam der ki: Zeyd ve Ömer, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına geri döndüklerinde Zeyd:

 

"Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Resulü olduğuna şehadet ederim" dedi ve iman edip Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i tasdik etti. Daha sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile beraber birçok savaşta bulundu ve Tebuk gazvesinde düşmanla karşı karşıya savaşırken şehid oldu. Allah'ın rahmeti Zeyd'in üzerine olsun.'

 

Heysemi der ki: Selman el-Farisi'nin bu konudaki hadisi Müslüman olmasını anlattığı hadiste gelecektir .

 

- - -

İsnadı hasendir. Hadisi İbn Hibban, sahih (288) Ebu Nuaym, Delailu'n-Nübüvve (48) Beyhaki, Delailu'n-Nübüvve (6/278, 280), Taberani, M. el-Keblr 5/222, 223, 6/278, 280, (5147), Mizzi, Tehz'ibu'l-Kemal (7/345, 347), İbn Mace (2281), Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (8/239, 240) ve Darakutni (31388)